Kayıtlar

Mayıs, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öküzlerden..

Resim
 İnsan memleketinden uzakta memleketlisini görünce bir mutlu oluyor efendim. Annemin köylüsü Uşak'ta lisede müdür yardımcısıymış. Gittim görüştüm bu gün. Sonra merkezde gösteri vardı neymiş neyin nesiymiş derken bayağı bir saat geçirmişim. Yorgunluktan ayaklarımı hissetmiyorum.  İlk öğretim ve lise öğrencilerinin bir takım becerileri sergideydi. Resim, maket vs. Döndüm dolandım bir ne var ne yok diyerekten. Kardeşime olan özlemim de bir hayli depreşti. Küçücük çocuklar her ne kadar isteklerine göre giyinmiş olmasalar da...   Telefonum bozuk olduğundan çekebildiğim kadarını koyabildim. Daha estetik fotoğraflar çekmeyi istedim ama nasip işte. :)  Arkada görünen heykel de halkın tabiri ile meşhur öküzler. Efendim ben biraz adres bulma özürlüsüyüm. Bir de bakar körlüğüm var. Öküzler çok imdadıma yetişti çokk. 

Arınık Bir Ayin

Resim
Ünlüydük birlikte Bir kareye alınıp ölümsüzleştirildim Dönerek de düz yürüyebilirdim elbette Çekil oradan çapraz atlıyorum ipi Ufuk çizgisi kanatlarımda tutsak Kendi beyazım kadar yansıyorum suya Şimdi gelecek bir dalga ve bir tane daha Şu el yapımı olan da getirecek Çizemiyorum şu yaldızı Söz değdi ellerime Geç kaldı diye bir çift göze gücendi Aynıydı hikâye Ah doktor bakma ellerime Saçlarımı süsleyecekti kriz deminde Dağınıksa da kaldırdım gözlerimden Kabullenişim şiir olacak doktor bey. Dize dize suskular akacak Büyürsen ne olur deme bana doktor. Sahi kaç yıl daha üzülmeye müsaade var? Her kahkaha dalgasıyla çarpıyor bedenime Kayamsı bir edayla karşılıyor Parçaladıklarımla ıslanıyorum Sırtıma saplanan bıçaklar manasız Kimse ben kadar beni acıtamaz. Uykularım kadar dışlayamaz kimse bedenimi Çemberin ortasında yaprak olmuş şimdi /gecelerden korkmuyorum. içim bayılıyor biraz  biraz beynim uyuşuk kulaklarımı b

Kirlenmemişliğin anısına...

Bahar Şenliğinden Kısacık

 ...  Sonra bu gençler değişik varlıklar. Ben de dahil olmak üzere nereye gideceğimizi şaşırmışız. Ne yapacağımızı. Ama yaşama sevinci mevcut her birinde ne hoş. Şenlikler başladı okulda. Yurtta yine kattan arkadaşlarla gittim ben de. Pek konser için gitmiş gibi olmadık denebilir. Çok kalabalıktı benin de boy malum pek uzun olmadığından bir tat aldığımı söyleyemeyeceğim. Oturduk bir şeyler yedik. Dönüşümüz biraz sıkıntılı oldu. Herkes minibüslere hücum edince beklememiz gerekti. Üşüdüm deli gibi. Uşak akşamları serin oluyor hep. Bunalıpta incecik üstümle çorapsız balkona çıktığım günleri anımsadım. Pek bir deliymişim geçen yıl. :) Konu dağılmadı değil mi? Sağ sağlim yurda dönebildik nihayetinde. Çay yaptım hemen içimi ısıttı biraz. Sonra eskilerden seslendirdiğim bir şiir vardı. Onu bloga eklemeye karar verdim. Kaç saat boyunca ona uğraştım ama bir türlü olmadı. Olmadı olmadı. Biraz daha uğraşacağım daha sonra. Umarım koyabilirim.  Emre Aydın konserinden gelip de ne yazmam beklene

Devam Eden Üzüntüden Demler

  Odama girdim ve sonsuza kadar çıkmak istemiyorum. Eğlence, ışıltı parıltı ve esrik bir dünya.  Aylar sonra bu gün sosyalleştim. Yurttan arkadaşlarımla canlı müziğe gittik. Eskiye özlemim kadar şimdiki hallerimden memnuniyetim vardı. İyiydi hayat benim adıma. Durdum ve artık içimin karardığına kuvvetlice bir kanaat getirdim. Annemi de anlamaya ve hak vermeye başlamam işlerin daha da ciddileştiğini gösteriyor ki eyvahlar ola.   Annem dedim de. Malum akşama kadar bekledi ki arayayım anneler gününü kutlayayım. Ben de teknolojiden faydalanıp mesaj attım. Bu tarz günlerin benim sevgimi göstermekte etkisi olmadığını şirin bir dil ile anlatmaya çalıştım. Yine de sen mutlu oluyorsun diye anneler gününü kutluyorum deyip ikimizin de gönlünü ettim. Elbet bir gün bunu anlatmayı başaracağım diye de ekledim. Başa kakmak deyimi burada geçerli midir? :)  Aylardır ev alma telaşesinde muhtariyem. Aldı alacak derkene son bir ev de karar kılınmıştı. Ben de İstanbul'a gittiğim vakit görmüş

Deliler Günü

 Efendim pek muhterem annelerin günü ile ilgili bir kaç kelime not düşeyim dedim. Hala üzgün ve kırgınlığım hat safhada olduğundan duygusallığa yer olmayan ben de üstüne bir de acımasızlık eklendi. Her ne ise konuya döneyim ben.  Ne yani ben şimdi annemi bir gün mü seviyorum demiyorum. Demiyorum demiyorum ama bunu diyenlere pek uzak olduğum da sayılmaz. Manâsız bir gün baştan aşağı. Anneler günü ve bütün özel günler.  Telefonu elime alıp da klişe bir kaç söz ile ölçülecek olan sevgiye ihtiyaç duyulması ne acı! Değeri ölçülebilen hediyeler... Veya değeri ölçülemeyen sanılıpta bu güne has toplumsal baskılardan dolayı yapılan bir takım eylemler.  Şimdi bu tarz özel günler de özel günümüz anne olduğundan örneğimiz de anne üzerinden olacak ki annesi hayatta olmayanların yok yere yaşadıkları var. Var oğlu var...  Şimdi yazdıklarıma bakınca da pek bir boş görünüyor. Kafamdakileri aktarmakta sıkıntı çekmem kızgınlığımdan ötürüdür affınıza sığınaraktan.  Deliye her gün bayram misali h

Ben Adına

 Yorucu bir günün ardından cama vuran yağmur sesi ile kendi çukurumda boğuluyorum.  Hep mi iyi giden şeylerin ardından üzüntü gelecek.  Lafı eveleyip geveleyesim var fakat fanatizm uğruna saçmalayanların buna değip değmemesi söz konusu.  En bencil yönümden sesleniyorum. Zararım kendimedir.  Görüyorum ki benim zararım kendimi de aşıp arkamdan dillere düşmüş.  Üzüldüm çok.  Üzüntüm olay adınadır.  Önemsediğim kadar önemsendiğimden aptal muamelesi ile karşı karşıya geldim. Aptal olanın ben ve benliğim olmasını yeğlerdim.  Söylenecek çok söz vardır belki, belki de düşünülmesi bile zarardır.  /Ben yine de inanarak söylüyorum ki: "Mükemmel bana özeniyor."  Afiyet olsun./
Resim
 Gönderme yapmaktan hoşlanmasam da  Yerini bulmasını umut ediyorum.

Resim, Bitmiş Numarası Yapıyor

 Kaldığım yerden acemiliğe devam edebilirim.    Artık resimde de kendime bir şeyleri kanıtladığıma göre rahat edebilirdim. Ama nerede... Gün geçmiyor ki kendime uğraş bulmayayım. Bu hâller yine bir şeyleri geçiştirdiğimi hissettiriyor bana.. Tûba hazırlıklı ol, bir sinir krizi daha kapıda galiba. :)  Çocukluğumdan beri içimde yaradır, sesim güzel olsa da şarkı söyleyebilsem. Bu durumu annemin, sesin güzel olsaydı konservatuara gönderirdim seni ama tiyatroya göndermem şeklindeki düşünceleri daha da perçinledi. Bence burada tamamen blöf yapıyor. Öyle olsaydı başka bir kulp bulacaktı.  Müzik herkesin hayatında var olduğu kadar benim hayatımda da var ama inadına etrafımda sesi güzel olan insanlar olmak zorunda mıdır? Kuzenimden tutun okuldaki sıra arkadaşlarıma kadar.(Fatmanur burada seni kastediyorum. :) Bu benim imtihanım biliyorum. Oda arkadaşlarımın da sesi güzel oldu bahtıma. Ezgisel bir harf bile çıkarmıyorum desem yeridir artık. Utanıyorum yahu. :)   Nereden edindiğim

İnada Küsmenin Vakti Gelmiş

Resim
 Ha yıkıldı ha yıkılacak olan binanın içinde şu günler de kendimi sanata verdim ben yine. Giderken eserler bırakarak unutulmamak adına. Sanki hatırlanınca, bilinince ne olacaksa. Bir de benim yaptıklarımın eser boyutuna alınması da ayrı bir tartışma konusu tabi.  Yazım konusunda duraklama yaşadığım blogdaki sakinlikten de belli oluyordur. İlhamım kendini başka dallar da gösteriyor. Kızıyorum ona. Bolca okuyorum ama yazmaya gelince artık kendimi tekrar ettiğim düşüncesiyle bırakıyorum. Evet evet kendimi tekrar ediyorum ben artık şiirlerim de. Aslında şu "Anlatmak İçin Aşk" yazımın ikincisine yeltendim geçen gün. Yine çok keyif aldım ama yayınlamak konusunda hala tereddütlerim var. Düzenleme de yapmalıyım. Bir de yakın bir dönemi anlattığından sakıncalı da bulmuyor değilim. Ben hep odunsu olacağım ya karşımda benden daha odun olunca yediremiyorum. Fena halde gurur yapıyorum.  Şiir bana ne zaman gülecek bilmiyorum. Ama bir an önce gülse de sınavların olmadığı dönemi değerlen

Deprem ve Nişantaşı

 Bayat haberle geliyorum. Yine deprem, güzel deprem. Suyu çıktı yazma artık Hamide diyorum. Diyorum ama sonrasında bu anları not etmeliyim düşüncesine yeniliyorum. Kendime Hamide demenin hoşuma gittiğine kanaat getiriyorum. Deprem olurkene ne düşündüm diye yokluyorum beynimi fakat cevap alamıyorum. Hareketlerimden yola çıkıyorum...  Siyasal Düşünceler Tarihi dersinde pek sevgili Akkaş hocamız anlatıyor. Akkaş hocamın adı geçipte iki kelam etmeden olmaz. Dersini dinlemekten büyük keyif alıyorum fakat sınavlarında hiç anlaşamıyoruz. Mağdur olan ben oluyorum fakat yine de mağdurum demeyi doğru bulmuyorum. Çünkü çok şey öğreniyorum. Ve yine hocamız bir konu anlatırken ben de pür dikkat onu dinliyordum. Öğrencinin biri bir şeyler söylerken hocanın yüzünde bir değişme oldu ve ben anında hissettim, salise farkıyla sınıftaki herkes hissetti ve hiç ses yok. Bekliyoruz bitsin ama mübarek uzun da sürdü. Telefonumu aldım elime bekliyorum, sonra durunca masaya tekrar bırakıverdim. Ölmez de sağ ka