Dost Ziyareti








  Dün itibariyle İstanbul'da, an itibariyle masamın başındayım. İş arkadaşlarımı özlemişim, hepsini ayrı seviyorum. Birazdan kahve molasında onlara da anlatırım neler yaptık.


  Neler mi yaptık?


  Sakin, dinlenmeli, biraz da gezmeli bir tatil. Gittiğimde Tuba beni otogardan aldı. Bahtsız olmayagörsün bir insan. Yağmurdan sonbaharı izleyemedim hiç. Öyle dışarı bakarken biraz dikkat kesilince camın yüzeyine, "intihar" kelimesinin kazındığını fark ettim. Sevgili evren bana ne mesaj veriyordu? Anlamak çok güç gerçekten!

  Eve vardığımızda annesi samimiyeti ve enfes çorbasıyla karşıladı bizi. Sıcacık yuva, lezzetli muhabbet, fakir edebiyatından hallice çayımız. Daha ne istesin ki misafir bir insan. Ertesi gün annesini İstanbul'a yolladı ve birlikte Akçakoca'da vakit geçirdik.

  Uçurum kenarı denilebilecek bir kafede oturduk. Daha güzel dekore edilebilirmiş diye düşündük durduk. Soba sıcağı, dalga sesleri çok iyi geldi.

  Aslında biraz anlatmaya gerek yok görüyorsunuz modunda bir post olacak bu. Beton balyaların arasından hayat bulan dallar, martıların kumsaldaki ayak izleri, pazar sokağında rastladığımız nostaljik kamyon ve minnoş durakları. Hayallerdeki gibi bir sahil kasabası. Bu arada evini de pek güzel düzenlemiş. Evin otantik salonunda "vesikalı yârim" filmini içeceğimiz ve fıstık eşliğinde izledik.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mesai Arası 3

Pamuk Şekeri

Ferah Uyusun Ruhun...