...



 Yazarken eşlik etmesi için aradığım en sakin ses sessizliğim oldu. Yazmaya özlem yazdırana minnet ve sitemle diyerek başlamak istiyorum söze.

 Masal perisi doğuyorsa içime içime uykusuzluk diye, bilirim ki benden yanadır değneğinin pırıltısı. Göremesin diye göz bebeklerim ihaneti. Bana "daha"lar bahşeden Yabancı'ya çayın hatırına sevgiler sunuyorum. Öfkemin harını özlemle dindirip sarıyor beni yine kendime.

 Kimi katsam selime kalbi elimde kalıyor Mavi Kuş. Ki bu kafes ne yitebildi ne de sahip oldu büsbütün. Kabullendi. Kadınları, adamları, sızıları. Sustukça, sesler daha da yükseldi. Anlatamıyorum, o kadar yüksek ki kelimeleri. Duyuramıyorum, o kadar yüksek ki gözleri ve soramıyorum, zincirden elleri.

 O balkon camından bakarken çamların ardında bir fahişe hayal ediyordum. Öylesine vakur ki karşımda. Ben de utanmadan susuyorum boyuna. Cüretimi bağışla. O sıra sen sigaranı çekiyorsun doyamıyorum çamlara bakmaya ve korkuyorum, mavi kuş ölüyor. Bu kaçıncı?

 Dökülen dolap kapaklarından birinde işvemi bıraktım. Yeşil. "Güzel rengi var" dedim kendime. Sonra çamlar... Derinliği neşeyle gizledim. Bir de baktım yazınlardaki birikim koskoca bir hiçmiş meğer. Tav olduğum itibar hep aynı yerde su koyverdi. Dedim ki aynı derecede günahkarız. Aynı derecede sahtekar. Ayna arıyorum usuldan. Mühimdir. 

 Ellinci sayfada bulmuş o adamı. Paspal ve nahoş değildi fakat yıllar evvelinden tahlil etmiş zıttını. Şaşkınlığıma hayranlık koydum bir kez daha. Kalemleri koynumda uyudum, uyandım. Yine de özledim.

 Yanisi Mavi Kuş şu masumiyet dediğin ya bir gecede yolunu kaybetti ya da kabuslarda kirlendi. Dilediğince uçsun diye belki.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Hay Aksi" Eseri Üzerine

Mesai Arası 3

Pamuk Şekeri