Çizim ekleyeyim demiştim geçenlerde. Şu dakikalarda bitirdiğim resmi paylaşıyorum sıcağı sıcağına. Bir sürü kusur var yine. Acemi olarak kalacağım bu işte sanırım. Ama keyif alıyorum yeterli midir?
Hastaneler; paranın dünyevi iktidarı, yediden yetmişe muhtaçlıkla dolu, sevinçin maddiyatla kursaklara dizildiği mekan ve ölümün en somut hali.. Yaşlanmak yaşla olcak işse ben baştan pes ederim bu işe. Yaşanmışlıkla olacaksa eğer 91 doğumlu bir neneyim . İnat güzel şeydir tadılmamışları tatma fırsatı verir sana. Gençleştiriverir 91lik neneyi söz konusu dünyevilikle inatlaşmaysa. Kökleşmiş alışkanlıklara bile sırtını döner galibiyet hırsıyla. Farkındalık basar birden tüm bedeni. Bütün duyulardan uzaklaşmak ister. Hayatı yeniden anlamlandırmak istercesine… Değişimin sunduğu tecrübeye zamanı eklersek yaşlanırız. Rakamların katı değişmezliği yaşlandırır mı? Tecrübeye yaşantıya bağlı. Olgunluk dediğimiz teorik yaşın gerektirdiği biçimde hatta birazıcık üstünde gösterilen davranışsa çocuk ruhlu olgunlarla karşılaşmak çokta zor değil. Hatta hep çocuk kalmak istediklerini söyleyerek kendi kefesine taş koyarlar. Ruhun olgunlaşması ise bir avuç kuruntudan ibarettir. Dillendirmekse bezg
Havalar kötüleşiyor diye mi bilmem, Böylesine agresif bir gün geçirdim. Halbuki sabah evden çıktığımda kapının önündeki ağacın beyaz çiçekler açtığını gördüğümde sevinçle el salladım. Etraftan gören olursa zaten umursamıyorum diye düşünüp daha da keyiflendim. Günlerdir bel ağrısından gece yarısı uykularımdan uyanmalar beni bezdirdi. Sabah kalktığımda dakikalarca ağrıdan çok hareket edemez oldum. Normal zamana göre erken kalkar bile oldum. Sancılardan çok hızlı yürüyemesem de servise doğru ilerlerken karşı caddemden servisim ağır bir video film gibi geçti gitti gözlerimin önünden. İki üç sabahtır aynı şeyi yaşıyorum. Geçmesi gereken zamandan erken geçiyor üstelik saniye beklemiyor. Gereken birimlere derdimi sakinliğimde anlattığımda servis yerinde 5 dakika önceden bulunmam gerektiğinin bana karşı tez olarak geleceğini adım gibi biliyordum. Sorunsal bu. Yani erken geçip gitmesi hata iken benim 5 dakika erken gitmemem suç olur. Bunu yaşadığım ülkeye mi, çalıştığım kuruma mı yoksa
Pamuk şekeri, helvası tadında yazı hiç yazmamak.. İşte o ben oluyorum efendim. Hiç, bir oturmaya yazı yazamam ben. İki satır üç satır neyse yazar terk ederim ki o acıyla olgunlaşsın. Bak ya tanımlarkene bile bir caniliğim var ortada. Yazım sırlarımı da beyan ettim. Görülür bir çaba, yazacağım işte. Ne diyordum ben. Pamuk şekeri, evett.. Üsküdar sahilde annem, kuzenlerim, yengem falan ilerliyoruz. Bir amca arabasının arkasında pamuk şekeri üretip satıyor. Market, bakkal gibi yerlerdekilerden daha büyüktü. Fiyatı da onlara oranla büyüktü. Şimdi bunu nasıl görmem, yazmadan nasıl geçerim. Ne ise aldık pamuk şekerleri ilerliyoruz. O zamanlar pınar daha yok. Özgürlüğün doruklarındayım tabi. Sonra bu gün yurttan arkadaşlarla Uşak'ta çarşamba pazarına gittik. Hiç pamuk şeker satan göremedim. Kendime bir tane elbise aldım. 7,5 TL'ye. Elbiseyi aldığım amca Diyarbakır'lıymış, bir de Trabzonsporu tutuyormuş. Kısa bir sohbet ettik ben de sanki çok biliyormuş gibi maç muhabb
Yorumlar
Yorum Gönder