Korkuyorum!
Alt üst olmuş uyku düzenime düzenli günler sığdırmaya çalışıyorum. Okulda ve içinde bulunduğum şu döneme hangi konser varsa hepsine katılma performansını da gösteriyorum.Yetmezmiş gibi bir de kulis maceraları yaşatıyorum yorgun kalbime. Gece Yolcularının konseri vardı geçen gün.Arkadaşım Burcu ile birlikte katıldık. İnatçı olmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu huzursuzluk veren pişmanlığımla bir kez daha kendime kanıtladım. Kulise girdiğimde karşımda yorgunluktan bitap düşmüş bir müzik grubu gördüm ve hayatımda hiç olmadığım kadar büyük bir merhamet duygusu yüklendi yüreğime. Ortamı biraz yumuşatmak adına sürekli gülüyordum. Fotoğraf çekildik ve odadan ayrılırken dayanamayıp grupta gece boyunca kafasını sallayana eğilip "kafanı o kadar çok sallama kopcek" deyiverdim. Evet başarmıştım gülüşmeler oldu odada artık çıkabilirdim. Gece Yolcularına bir hayranlığım yoktur. Konser boyunca güzel performans gösterdiler haklarını yiyemem. O gece facebooktan bulup ekledim adı Semih Keçeci'ymiş.:) Yakaladığım ilk fırsatta sordum hatırladınız mı diye faceden.Çıkaramadım dedi aldığım tek normal cevaptı kendilerinden. Amacım sadece resimleri nereden bulacağımı sormak ve hatırlanarak inadımın bir şeye yaradığını görmekti kendi çapımda. Sohbette cevap vermeyince sinirlendim ve sert bir tepki gösterdim. Onunda canına minnet beni tersledi ve bitirdik. Sonuç olarak ne fotoğraflara ulaşabildim ne de egomu tatmin edebildim.:)
Konser maceralarım devam etti tabi ama en akılda kalıcısı buydu.Kabul içmeden sarhoş olanlardanım.:)
 Finallere çok az kaldı. Sıkı bir çalışmaya girmemiz gerekiyordu. Sadece final dönemleri tatlanan dizilerden olan meşhur Fatmagül'e bakıyorduk kattan arkadaşlarla mutfakta. Sonunu beklemeyip odama geldim. Oda arkadaşım ve onun okuldan arkadaşı ufacık yatağa birlikte sıkışıyorlardı beraber video izleyebilmenin tatlı zorluğuyla. Bende her zamanki halimi almıştım yatağımda. Bilgisayarımı kucağıma alıp deli gibi daha çok şiir okumanın hırsına kapılmıştım. Deprem oluyordu geçerdi şimdi derken hızlanmaya daha da şiddetlenmeye başladı. Dondum kaldım sadece. Şahadet getirmeye başladık birer birer. Ölmekten korktum mu bilemiyorum tek düşündüğüm annemdi. Kesildi bir ara. Yatağımda doğruldum ve gülmeye başladım. Ve tekrar sarsıldık. Bittiğinden emin olduğumuz bir anda dışarı çıktık ne fark ederdi diye düşündüm bir an. Alacak olan beni yanına yeri çatlatır yine alırdı. Yurtta kalmadık o gece oda arkadaşımın arkadaşında kaldık ve gece yine hissettik artçı olanları.Hiç depremi yaşamamıştım.Depremin bir sesi vardı duydum. Dolaplar şakır şakır eşlik etti lamba da dans etti müzikte hemde nasıl. En abartılı en kıvrak dansını yaptı. Hala atamıyorum üzerinden. Evet korktum ben ölümden sanırım. 
 Bir de o geldi aklıma ne işi vardı bilemiyorum. Sağlam yerdeydi İstanbul da hissedilmemişti bile. Hiçbir şey düşünmedim sadece adı aklımda şimşek gibi belirdi fikrim fikirsizdi...O da deprem gibi gelmişti hayatıma. Göçük altında bırakıp gitmişti. 
 İnsan hayatı söz konusuyken bunları düşünmek ne derece doğruydu? Her an ölebilecekken. Gurbetteki bir felakette ailemden sonra neden aklıma gelendi? Cevapsız kalmalı bu sorular sorulmak için varlar çünkü sadece.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Hay Aksi" Eseri Üzerine

Mesai Arası 3

Pamuk Şekeri