İstanbul gözlem güncesincesinden..
11.07.2012
Aşırı sıcaklar ve
üzerine de nem eklenince bu güzelim şehir hiç çekilmez oluyor. Olumsuzlukları
bir bir artıyor ne yazık ki. Nişandı arkadaşlarla özlem gidermeydi yazmayı
özlediğimi fark ettim. Evde netin olmayışı da iyiden iyiye beni zora koymaya
başladı. Annemin isteği üzerine liseler için olan KPSS’ye başvurdum. Gittim
konu anlatımlı soru çözümü ve içinde test de bulunan ve tüm bunların yanında
çıkmış sorular da olan tam donanımlı iki adet kitap aldım.
Halsiz düşüyorum
zaten bu havalar münasebetiyle. Eski günleri yâd ederim bir yandan da soru
çözerim diye düşünüyorum.
Hangi gün olduğunu
şuan kestiremiyorum, kardeşimle Beykoz’a gittik. Aynur ablamın resmini
çizmiştim yıl içerisinde. Onları kardeşine teslim ettim, ablama iletmesi
üzerine. Sahil kenarında oturduk bir şeyler yedik içtik. İkimizde konuşkan
olmayınca iş Pınar’a düştü, anlattı da anlattı meleğim. Ablamı da göreceğim bir
gün elbet, sabırlıyım.
Bu akşamüzeri kuzenim
kafeye oturmaya çağırdı. Çarşıya doğru ilerliyorum. Ümraniye çarşıya bir haller
olmuş. “Tartayım abla” diye çocuklar yanaşıyor yanıma. Sonra kamu spotları
yandı beynimde. Obezite ile ilgili olanı izlediğimi anımsıyorum, eve
geldiğimden beri televizyonla fazla haşır neşir oldum maalesef.
Sonra her şeyin ne
kadar düzenli bir şekilde yol aldığını fark ediyorum. Düzene ayak uydurarak
trafikte duran araçların arasından geçtim. Kendimi; araçlara, yeşil yayalara,
kırmızı yanarken trafiği katleden kağıt toplayan küçük çocuktan daha masum
görüyorum ister istemez. Kalabalıkta ilerlerken kimileri dikkatimi çekiyor
anlık; herkes için olan, ortak olan yürüme alanını tapuladıklarını ilan eder
yürüyüşleri var ki görülmeye değer.
Son olarak, sanal da
olsa okumayı özledim.
Not: Bu yazı hiçbir
mesaj içermemektedir.
Notun notu: Arama
sana mesaj yok bu yazıda.
Yorumlar
Yorum Gönder