Sınav Sonrası Klasiği

 Yoğun bir sınav maratonundan sonra sınav takvimimle vedalaşıp İstanbul'a doğru yol aldım.

Pekte iyi geçmeyen bir yolculuk oldu benim için. Kütahya'ya giden yol ile midem bir türlü anlaşamıyor bütün yol boyunca naneli şeker ile derin bağlar kuruyorum. Yol üzerinde otobüsümüz polis memurları tarafından çevrildi. Bir süre bekleyişten sonra yanımda duran üzerinde maliye yazan bir minibüsün içinde şoförümüzün el hareketlerinden imza attığını anladım. Maliye memurlarından bir tanesi parmağıyla tehdit eder biçimde tahrik edici hareketlerde bulunsa da yolumuza devam ettik olay çıkmadan. Kafamda yazarken yakalım kendimi. Rütbesi ona bu hakkı veriyor mu? Eşitlik, adalet... 

 Sağsağlim evime gelir gelmez mutfağa atım kendimi, dolapta ne bulduysam artık. Pekte önemsemedim zaten nasılsa bir sonraki gün arkadaşım Çağla bana zeytin yağlı dolma yapacaktı ki nitekim öyle oldu. Çaydı, muhabbetti, dolmaydı hem midemize hem gönlümüze hitap eden saatler geçirdik beraber. 
 Pek bir yere çıkmadım. Kardeşimle zaman geçirdim çoğunlukla, kitap okudum. Ladesi öğrettim ona beyin egzersizi olsun diyerekten. O kazanırsa bir gün boyunca televizyon izleyecekti, ben kazanırsam o kitap okuyacaktı. İşin ucunda kitap varsa elimden kaçmaz, kaçmadı zaten kazandım fakat o kitabı okutturamadım. Çokta üstelemedim, televizyon izlemek yerine okumayı tercih etmiyor ne yazık ki. 

 Perşembe günü pek değerli arkadaşım Fatmanur'a gittim. Yine azar yedim ki sormayın. Hiç benden bahsetmiyorsun diye serzenişte bulundu. Uzun mu uzun bir gün geçirdik. Her şeyden bahsettik test çözdük sonrasında, KPSS'ye girecek. Benim için de iyi oldu anımsadım bir çok şeyi. Sınav dönemi özleyeceğimi söyleseler inanmazdım. Artık rüyalarımda soru çözer olmuştum. Şimdi de farksız olduğu söylenemez. Evdeki bir hafta boyunca saat 7:00'de sınava geç kaldım diye uyandım. Bir kere de gecenin bir vakti üzüntüden uyandım. Bir sınavımdan oldukça düşük puan almışım. Pek düşünmüyorum sınavları, çalışıp gidiyorum. Artık bu notları aldığımı değil verildiği düşüncesini çalışarak kanıtladım. Neyse, ne diyordum? Fatmanur. Aklıma gelen ilk şey lisede sınıfa girer girmez sanki kırk yıl görüşmemiş gibi hiç şaşmadan her gün sıkı sıkı sarılmamı hatırladım. Bu günlerin hasretini gideriyormuşum diye yorum getirdim şimdi. Ağlamaya başladığımda saatlerce susmadığımdan ağlatmaya korktuğun vardı bir de. :) Sınav streslerinin çekilmediğini buradan itiraf etsem belki bir daha bahsetme dersin. Sana ayrı bir tat kattığı kısmına girmiyorum. Ama şu kopya kavgaları en anlamlı tartışmalardı o günler. İnandığın bir şey uğruna gözünü karartman da çok asildi bak. Bu kadarı elbette yetmez biliyorum ama her şeyi de yazmamakta yarar görüyorum. Eve dönerken de minibüsçü o kadar kötü kullanıyordu ki el bile sallayamadım eli kopasıca direksiyonu kullanan adam yüzüne. Bu durum da Fatmanur G. 12 TM F, 20 K, oturgaçlı götürgeç klasiğini anımsattı. 

 Dönüşte de Uşak'a dönmek için biletimi alacaktım ki resmen İstanbul'da rehin kaldım. Uşak'ın önemli firmalarından Anadolu'nun iflası üzerine bilet bulamadım bulsam da servisi olmadığından almak istemedim, salı'ya kadar evdeydim yine. Salı günü saat 13:00'te bindim ve yine tren yolunu yakaladım, takıntım yüzünden bütün yol boyunca takip ettim. 

 Kardeşimi de yanımda getirebilme şansım olsaydı keşke.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mesai Arası 3

Pamuk Şekeri

Ferah Uyusun Ruhun...